AHLARIN KURBANI Nedendir bu melâlin; ya parlayan hilâlin Ah şu gamlı gözlerin; vah şu hüzn-i kamerin Cândan var mı inancın; ya derdine devacın Ah şu şahsımın şahı; vah şu gönlümün baş tacı... -Dolunay Han
Serseri Oldum Aşkından Sabâh oldu, şâmdam damlar bir sabâ Ey sen, pâ-mâl ettin beni ser-âpâ Ruhsârdan bir bûy ile ruhumu sar Sevgimizle beraber bir daha sar Eriyorum, senden bana yadigâr; Rivâyet ile coşuyor bu rüzgâr İstemem; son bulmasın şu esinti Olsun bana müebbeden bir sevi Lâleler, gelincikler ve nergisler Dahası da sende mevcûd ey güller Uzanıyor işte boydan boya o yâr Mesâda nâ-mevcûd böyle bir diyâr Asırlar geçer dağılmaz hayâlin Şaşarım nedir böylece emelin Kalbimden geçenler yalnızca senin Itırdan mest olan yalnızca benim Nerdesin diye soramam, bilirsin Derdim de gönlüm de sadece sensin Ayrılık ne maraz ölümden beter; Neyleyim ölümü, sensizlik yeter... -Dolunay Han
SEN SEN SEN Sen bir cânân, âfet-i devrân ve yine sen ki Hüdâ Şu denizde doğan kızıllar da yine sensin güyâ Eserken mavilere senden bir derd-i nefs-i rüyâ; Esir oldu gönüller, haktan kaçarken bir nev-mâha... Sen, sen ve sen... Senlerden örülmüş bu kızıl gök kubbe; Sadece bana dert olmuş, varılır mı bu sevi'ye? -Dolunay Han
Muhteşem
YanıtlaSil