Kayıtlar

Mevla Yahud Çalab

Resim
 MEVLA YAHUD ÇALAB Esrâr bu cânda ki gönlün Cânân'da mı? Hayat bu ruha ki dilin Tanrı'da mı? Sanmasın âlemlerden sevgin sıyrılmış Kalbin ayrılmış ki Kalu Bela'da mı? Susmasın gül-şenlerden bin nice ezhâr Kızıl kânlardır, güller Allah'ta mı? Cennet de vadetsen ne fayda ey cânân! Benim kalbimdir ki açarı orda mı? İnan! Ey Dolunay bu cihânda da yok: Huzur, ermekdir ki devan Hüdâ'da mı? -Dolunay Han

Deniz ve Göğün Aşkı - II

Resim
ÂŞK-I DERYA VÜ SEMA - II  (DENİZ VE GÖĞÜN ÂŞKI - II)  Leylî'nin hayali olmayacak gerçek Ferhad kalır mıydı hakikati versek Ey Hüsrev, gönüllere Şîrîn bir mey çek Mecnunun derdi bu ruha nasib olsun Göğün deryaya meyli var ise eğer Ufuklar, kızılı mavilere serer Gönlünün, seviden özge feyzi mi var? Kalbimiz genc-i sevgiye sahib olsun Ne Farisî, ne Ermeni, ne de Rumî Âşkı, Türk gibi eder miydi terakkî Tanrı âşkından iyisi mi var gerçi Dolunay derd-i sevdaya naib olsun. Göklerin cihana nispetiyle sevgin Denizlerin zulmetine vasıl olsun... -Dolunay Han

Deniz ve Göğün Aşkı - I

Resim
ÂŞK-I DERYA VÜ SEMA - I (DENİZ VE GÖĞÜN ÂŞKI - I) Ayrılık zamanı varıyor akşama Yollar yaklaşıyor sensiz sabahlara Yağmur surlaşınca nasıl ayrılmalı Aydınlık günlere bırakalım veda... Ya mümkün mü yerle göğün birleşmesi Ay'la güneşin afakta kavuşması Asla deme ki "varılmaz uzaklara" Ya da "zülf-i zulmetimden ayrılmalı" Leyla'nın Mecnun'u, Ferhad'ın Şîrîn'i Arzum odur ki denizin göğü olsun... -Dolunay Han

Aksi Bilsen

Resim
AKSİ BİLSEN Bilsen denizlerin akşamını ki göğün aksi Bilsen deryaların sabahını ki gönlün aksi Maviyle kızılın ihtişamı ki derdi sevi Bilsen nicelerin gündüzünü ki gördün aksi Şahsınla bir olsan anlar mıydı ki onun kalbi Bilsen acıların karanlığı ki tözün aksi Hayli alemlerin hakikati ki yalan idi Bilsen cümlelerin gerçeğini ki sözün aksi Dolunay doğrunun peşlerini mi bırak dedi Bilsen şâirlerin kalemini ki gözün aksi -Dolunay Han

Son Günün Yağışı

Resim
SON GÜNÜN YAĞIŞI Hayâlâtın sevâhilinde yüzen bir kuş Hakikâtın göğünde süzülen bir balık Cümlelerin dalgasında savrulan bir huş Anasır-ı tabiata bir daha sarhoş. Şûleler ki ezhârdan yavaşça yükselen Yükselerek guruba bir daha renk veren Gümüşten sislerle gizlenerek kaybolan Güneşten gecelere taşır rüyâ-yı hoş Şeb-i sîmînden ufku dolduran Dolunay Deryalara akmış korkularla belinay Rüzgârlara akseden nahoşlukla son ay Bitiyor veda yağmuruyla devr-i mûhiş. -Dolunay Han